LARA ÖGEL
‘MARDIN ARASTIRMA PROGRAMINDA’

Toz, toz, toz,

Toz geçmis, toz zaman, toz biziz. Sabah günesinin bana gösterdigi, dans eden tozlar. Sehir, geçmisi ile hemhal olmus durumda. Evinden, tasindan, sokagindan toz akiyor. Kimi duragan, kimi dans ediyor. Toz, masallara da göz kirpiyor. Bir çimen yapragi gibi asla tek ya da biricik degil, yasami, ölümü, döngüselligi hatirlatiyor. Ögreniyorum ki üzerimde tasidigim toz, uzaklarda tekrar hasat yapabilmek adina yakilan topragin külüdür ayni zamanda.

Yaki, fosil, kökler

Çarsidaki yürüyüslerimizden birinde nefis bir koku bizi bir demirci ustasinin atölyesine çagirdi. Usta simsiyah, organik bir formu döve döve isitiyor, sekillendiriyor, sakiz gibi çekiyor, tekrar dövüyor. Karasakiz yakisi, bitkisel köklerden, yani fosillerden, yani geçmis ile hazirlaniyor, simsiyah ve  büyülü… Derinlerde katilasmis köklerden yani bitkilerin eklemlerinden olusan karasakiz kemik, romatizma, eklem, fitik ile ilgili sikayetlerimizi, iskeletimizi, durusumuzu, hareketimizi sifalandiriyor. Evet bu fotografta gördügümüz, Ulu Cami’nin duvarlarinda gizli bu tasin herhangi bir özelligi olmadigi söyleniyor, ama bana hem Karasakiz’i hatirlatiyor, hem obsidyen olarak bilinen, geçmiste kesici ve delici alet yapiminda kullanilan tasi da… Devsirme malzemeleri düsünüyorum, hediye ekonomisini düsünüyorum.

Kehribar, fosil, tesbih

Tozun da altina iniyorum, topragin katmanlarini desiyorum, kiriyorum, fosillerle karsilasiyorum. Biri Mardin’de üretilmese de sehirde oldukça sik karsilastigim kehribar, yani amber. Bir tür çam agacinin fosillesmis reçinesi. Bedenlerimize temas eden, ellerimizle ovaladigimiz, dokundugumuz yüzlerce sari, turuncu, bordo, kahverengi, topragi, katmanlarini hatirlatan taslar. En genç kehribarin 20 Milyon yillik oldugu saptanmis. Kehribar tesbihleri satan Nuri bey, tasi eline alip çakmakla isitiyor, çikardigi dumani burnuma dogru uzatiyor ve dumani içime çekmemi söylüyor. Dogu ülkelerindeki inanisa göre, kehribar dumani ruhu güçlendiriyor ve cesaret veriyormus. (Burasi benim size notum, paylasilmamak üzere : Telefonumun sarji bitiyordu ve bu güne tanik olan sadece bir adet fotograf çekebildim, dosyadaki tas fotograflari google image search’ten ?? )

Esik, kapi, dünya açma

Kaldigim evin balkonundaki esikten asagida oynayan, sarkli söyleyen, kosusturan çocuklari izliyorum. Avlulardan öteki evleri, damlardan balkonlari, pencerelerden çatilari izleyebiliyorum. Bir çok katman ayni kareye sigabiliyor, perspektif degistirdiginde tüm resim alt üst oluyor. Mekanlarin açildigi kadar insanlar da açiliyor. Konustukça hikayeler basliyor, dinledikçe çogaliyor. Taslar, tozlar, evler konusuyor, sularin çekildigi balçiktan çikan yaratiklar hikaye anlatiyor. Gelecegimizi, devamliligimizi hayal ederken, hikayeler üzerinden dünyalar açarken, hangilerine kulak kabartacagiz, neyin sesine odaklanacagiz?

Devamlilik

Seneler önce ziyaret ettigim dara antik kentindeki su barajlari tarihte tespit edilen ilk su barajlari oldugu söyleniyor. Önceki ziyaretimde çimenler, agaçlarla dolmus bu barajda etraftaki mahallelerde yasayan çocuklar kosturuyor, top oynuyor, adeta artik orada olmayan su gibi yasami çagiriyorlardi. Yerlesik düzene geçildigindeki su ihtiyaci, suyu tutma arzusundan dogan bu barajlarda baska yasam formlari yesermis, çocuklari da kucaklayan büyülü odalara, zaman makinalarina dönüsmüslerdi adeta.